28.Uluslarası Ankara Tiyatro Festivali Başladı
28.Uluslarası Ankara Tiyatro Festivali Başladı

28.Uluslarası Ankara Tiyatro Festivali Başladı

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) tarafından bu yıl 28’incisi düzenlenen Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali, Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirilen açılış töreniyle başladı. Festival kapsamında yerli ve yabancı toplulukların sahneleyeceği 28 oyun, 1 Aralık’a kadar başkentli sanatseverlerle buluşacak.

Bu yıl Ankara Büyükşehir, Çankaya ve Etimesgut belediyeleri ile TMMOB, KESK, TTB, Mülkiyeliler Birliği, ODTÜ Mezunları Derneği ve BirGün Gazetesi başta olmak üzere sanatın, bilimin ve kültürün gücüne inanan birçok kurumun destek verdiği festivalin açılış programı TAKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın konuşmasıyla başladı.

Koramaz konuşmasında, kültür-sanat alanının maruz kaldığı ekonomik ve politik baskılara dikkat çekti: “Belediyeler üzerinde baskının arttığı, belediyelerin tüm sosyal-kültürel harcamalarının tehdit olarak görüldüğü bir dönemde desteklerini esirgemeyen belediyelere teşekkür ediyorum. Tiyatrolar açısından çok zor dönemlerden geçiyoruz. Yaşadığımız derin ekonomik kriz bir yandan tiyatro oyunlarının ve salonlarının maliyetlerini yükseltirken, diğer yandan da halkın tiyatroya ilgisini azaltıyor. Büyük bütçeli oyunlar ve pahalı biletler nedeniyle tiyatro yüksek gelir sahibi kesimlerin ayrıcalığı haline dönüşüyor.
Geniş halk kesimleri, yoksullar ve özellikle de öğrenciler temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken ilk olarak sanatsal etkinliklerden feragat ediyorlar.”

“Ankara’da 28 yıldır, İzmir’de 13 yıldır sürdürdüğümüz bu festivaller, geniş halk kesimlerini tiyatro oyunlarıyla buluşturmak açısından büyük bir olanak sunuyor” diyen Koramaz şöyle devam etti: “Özellikle tiyatro sanatı insanlar arasındaki iletişimin, toplumsallaşmanın en önemli araçlarından biri. Bugün ülkemizde egemen olan baskıcı, özgürlük düşmanı zihniyet ise sanatla toplum arasındaki bu hayati bağı kesmek için elinden geleni ardına koymuyor. Sanatın dönüştürücü gücü onları rahatsız ediyor. Sanatsal etkinliklerin yasaklanmasına, sanatçıların gözaltına alınmasına, tutuklanmasına, haklarında davalar açılmasına, sanat kurumlarının parçalanmasına şahitlik ediyoruz. Gazeteciler, meslek örgütü yöneticileri ve muhalif siyasetçiler gibi sanatçılar da eşi görülmemiş bir baskıyla karşı karşıya. Ne mutlu bize ki bu ülkenin onurlu bir halkı var.
Gerçekleri dile getirmekten geri durmayan aydınlarımız, kalemini satmayan gazetecilerimiz, yılmadan direnen akademisyenlerimiz ve sanatçılarımız var. Tiyatro sizlerin desteğiyle yaşamaya devam edecek.”

Usta sanatçı Yücel Erten konuşmasında “Kendimi tiyatro sanatının sarmalına kaptıralı 63 yıl geçmiş. Yıllar sonra geriye bakınca “Neleri başaramadık” sorusu, bana daha anlamlı geliyor. Biraz işin o yönüne değinmek istiyorum” dedi.
Erten konuşmasında şunları dile getirdi: “‘Sanat özgürdür, sanat kurumları özerk’ demekten geri durmadık. Ama devletin, siyasetin, bürokrasinin ve teknokrasinin sanat alanlarındaki tutumunu bu yöne çevirmeyi başaramadık. Tiyatronun yurt çapında yaygınlaşması ve kökleşmesi konusunda, kurumları geliştiremedik. Boyuna yönetimlerden şikayet etmek olmaz. Biz tiyatrocular da orada ilgisiz ve eksik kaldık. Tiyatro dünyamızda; oturduğu arkalıksız tabureyi koltuk sanan kurum yöneticileri, ekran şöhretleri ile seyirci avlamaya çıkan yapımcılar, ilk yazıntısını başyapıt sayan yazar adayları, ‘sistem icat ettim’ diye dolaşan yönetmenler, gösterişi sanat zanneden tasarımcılar, oyuncu rolü yapmaktan öteye gidemeyen oyunculardan geçilmiyor. Liyakatin çıtasını isabetle koyamadık. 30 yıl oluyor, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nde rasyonel bir yeni yapılanmayı hedeflemiştik. Ortaklaştığımız düşünceleri, savunma kararlılığını gösteremedik. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ndeki padişahlık düzeninin katmerlenerek sürdürülmesine izin verdik. Öte yandan sanatçılarımızın bu sorunları kavrayıp bilinçleştirmesini, içselleştirip ülküleştirmesini de sağlayamadık. Üç-beş profesörlük unvanı uğruna, kurmay eğitimini, YÖK’ün kategorik şemasına teslim etmeye razı geldik. Sonuçta eğitimin, gençlerin kısa yoldan şöhret olma hayallerini besleyen, ticarî bir düzeye düşmesine göz yummuş olduk. En acıklısı da en kıymetlilerimizi çöp ilan eden bu bürokrat kafasına bir direnç gösteremedik. Kurum tiyatrolarında sanatçılar, 65 yaşına bastığı gün emekli ediliyor. Bu hoyratlığa bile sessiz kaldık. Bunlardan tiyatrocular olarak hepimiz sorumluyuz. Diyonizos tüm bu günahlarımızı bağışlar mı bilmem? Özetle: Cumhuriyetin kuruluşunda atılan dev adımların, iktidarların emrinde hırsız saksağan zıplamalarına dönüşmesine engel olamadık. Kendi adıma 30 yıldır yazdım, söyledim, üstlendiğim görevlerde tekere o yönde bir ivme vermeye çabaladım. Gel gör ki, tekere çomak sokanlar da çoktu. Bu apolitik, dayanışmadan ve güçbirliğinden uzak, bireyci ve kariyerist savrulma, elbette ülkemizin genel atmosferinde gelişmiştir. Orman kanunlarına doğru evrilen genel yozlaşmanın ürünüdür. Atatürk’ün sözüne döneyim: ‘Sanatçı, toplumda uzun uğraş ve çabalardan sonra, alnında ışığı ilk hisseden insan’ olmak zorunda değil miydi? Tiyatro geçmişimin bana verdiği yetkiye dayanarak; önümüzde bizi bekleyen ödevlere dikkat çekmek istedim. Ne de olsa daha genciz!”

Konuşmaların ardından gerçekleştirilen törende Festival Onur Ödülü tiyatro sanatçısı Yücel Erten’e, Emek Ödülü Prof. Dr. Tülin Sağlam’a, “Sevda Şener Tiyatro Yazarlığı Ödülü” ise oyun yazarı Ahmet Sami Özbudak’a verildi. Ödüller sırasıyla TAKSAV Başkanı Emin Koramaz, Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Önder Okay ve BirGün Gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Gökdemir tarafından takdim edildi.